islami sohbete Dönüş Çağrısı Hakkında Detaylar
Sohbetislam.com sitemizde Dini sohbet etmeye Dönüş Çağrısı Bu çağrı sürekli bir İslami faaliyet döngüsü içerisinde olmasına rağmen yaptığı faaliyetlerden kendisi bile etkilenmeyen, her gün tekrar ettiği sloganlara artık kendisi bile inanmayan Müslümanlara bir ruha dönüş çağrısıdır
Bu çağrı; yıllardır namaz kıldığı halde bir türlü huşuyu yakalayamayan, Kur’an okuduğu halde etkilenemeyen, Allah’ı zikrettiği halde dili ile kalbini bir araya getiremeyen Müslümanlara bir ruha dönüş çağrısıdır…
Bu çağrı; yıllardır namaz kıldığı halde bir türlü huşuyu yakalayamayan, Kur’an okuduğu halde etkilenemeyen, Allah’ı zikrettiği halde dili ile kalbini bir araya getiremeyen Müslümanlara bir ruha dönüş çağrısıdır…
Bu çağrı; İslami bir mücadele verdiği halde kendi eşine ve çocuklarına bile güzel bir örnek olamayan, İslam’ı hâkim kılma kaygısı taşıdığı halde daha kendi ruhuna, hayatına, evine ve ailesine bile İslam’ı hâkim kılamayanlara önce kendinizden ve evinizden başlayın çağrısıdır…
Bu çağrı; ibadetleri mekanik bir tekrar olmaktan çıkarıp duygu yüklü bir arınma ve ıslah edici bir manevi eyleme dönüştürme çağırısıdır…
İslami sloganların havada uçuştuğu, dava edebiyatının beynimizi zonklattığı, siyasi tartışmalar, itikadi reddiyeler, sohbet, vaaz, konferans ve İslami faaliyet yoğunluğunun başımızdan aşağı boca edildiği bir ahir zaman fırtınasına yakalandık…
Bu baş döndürücü yoğunluk içinde birçoğumuz yola niye çıktığını ve nereye doğru koştuğunu bile çoktan unuttu. Bir bilinçsiz koşuşturmadır devam edip gidiyor…
Bunca hengâmenin içerisinde en son ne zaman bir namazı ihlâsla kıldığımızı, en son ne zaman Kur’an okurken etkilendiğimizi, en son ne zaman gözyaşlarımızın duamıza eşlik ettiğini, en son ne zaman bir toplantıdan veya İslami faaliyetten gönül huzuru ile ayrıldığımızı bile hatırlayamaz olduk. Çünkü ruhumuzu ihmal ettik…
Artık birilerinin çıkıp biraz durun ve soluklanın! Çünkü o kadar hızlı koştunuz ki, ruhunuz bile geride kaldı demesi gerekiyor…
Çünkü ruh ihmal edilirse; konuşan kalbiyle değil, diliyle konuşur; dinleyen de kalbiyle değil; kulağıyla dinler, böylece hikmet, temsil ve tesir kaybolur…